Kapitalizmin vahşi dönemi olan 17. yy sonları 18. yy başlarında çalışma ve yaşam şartları son derece kötüydü, işçiler uyku ve yemeğin dışında devamlı çalışıyorlardı. Çalışma süreleri 16 saati buluyordu, ömürleri 35 - 40 yıl civarındaydı.
Dünyada ilk kez 1856 yılında Avustralya’da, daha sonra 1 Mayıs 1886’da Amerika’da, işçiler, günlük 8 saatlik çalışma talebiyle, yürüyüş ve iş bırakma eylemini başlattılar. Siyah ve beyaz işçilerin birlikte yaptıkları gösteriler “Yargı duvarının yıkılması“ olarak yorumlandı. Bu gösteriler ‘’Haymarket’’ olayına yol açtı.
Dünya tarihinde, çalışan ve emek veren ve önemli rol oynayan işçiler, hak ettiği önemi görmemiş ve haklarına ulaşmak için çetin mücadeleler vermişlerdir. Ömrünü çalışmaya ve emeğe adayan işçilerin, sömürüden, kölelikten ve yaşadığı haksızlıktan kurtulmasının tek yolu, gücünü ve emeğini birleştirerek pazarlık gücünü kazanmasıdır.
Tüm Dünyada işçiye verilen, yasal olan sendikal haklar, ülkemizde yalan ve yanlış izlenen stratejiler ile bu haklara olan inancı gün geçtikçe azaltmıştır.
Durum böyle olunca zararı gören sermayenin yanı sıra işçi de haklarından mahrum kalmıştır. Kronikleşmiş olan bu sorunların çözümü için birleşmekten ve uyanmaktan başka bir yol olamadığı aşikardır.
Ülkemiz işçisinin onurlu bir yaşama kavuşması için, bizleri karamsarlığa sevk eden tüm söylentileri, yaklaşımları ve faaliyetleri reddederek, hak ettiği yere kavuşması için işçi kardeşlerimizin yeniden teşkilatlanarak sendikalaşması gerekmektedir.
Unutulmamalıdır ki hak verilmez, ALINIR. Yine hatırlatmalıyız ki emek olmadan sermayenin oluşması, korunması ve çoğalması mümkün olmaz...
TÜM-İŞ KONFEDERASYONU’NUN, KIYMETLİ İŞÇİLERİMİZE ÇAĞRISIDIR;
1. Sendikalarımız, siyasi ve ideolojik çıkarları olan kuruluşlar değildir. Sendikaların işi hükümet kurup, hükümet yıkmak değildir. Hangi milletten, hangi dinden, hangi ideolojiden olursanız olun, tüm emekçiler olarak aynı zarar ve ziyana uğramanız kaçınılmaz bir gerçektir. Yaşanan haksızlıklarla mücadele etmek için, sermayeye verilen önem ve güce karşı, emeğin bir güç olduğunu ortaya çıkarmanın tek yolu;
Emek yolunda Tüm-İş Konfederasyonu ailesi ile bütünleşip, hak yolunda mücadeleler vererek, birlik ve beraberliğimizi sağlamaktır.
2. Konfederasyonumuzun ve bağlı olan sendikalarımızın mücadelesi ile haksızlığı yapan kim olursa olsun, mücadelemiz daima işçiden yana ve yapılan haksızlıklara karşı olacaktır. Yapılan baskı, haksızlık ve zulümlerin son bulmasına kadar, bu uğurda nelerin yapılması icap ediyorsa, gerekenleri yapmaktan hiç çekinmeden mücadelemiz devam edecektir. Verilecek olan mücadele iş verenlerin şahsı ve ekmek kapıları değildir. Çalıştığımız iş yerleri onların olduğu gibi bizlerinde ekmek kapısıdır. Fakat en önemli husus işçinin emeği iş verenin ekmek kapısıdır. Bu sebepten dolayı da iki taraf birbirine vefa borçludur.
Yürütmüş olduğumuz, sendika görev ve yetkilerimiz, amacımız ve ilkelerimiz, hak edenlerin haklarını aldığı bir ülke ve işçi onuruna yakışacak bir yaşam tarzıdır. Dolayısıyla bunun gerçekleşmesi ve hayata geçirmemiz için tüm değerli işçileri ailemize katılmaya davet ediyoruz.
3. Haksızlığa karşı mücadelemiz de haksızlığı oluşturanlar kim olursa olsun, hangi güce sahip olursa olsun, yaşatılan haksızlıklar ve zulümler son bulana dek daima sürecektir.
Unutulmamalıdır ki devletimizin de patron olduğu durumlarda eksikleri ve hataları olabilir. Bizlerin amacı devletimiz aleyhine yürütülen mücadeleler değildir. Sorunları masaya yatırıp çözmek adına taraflar arasında iş gücü ve barışı sağlamaktır. Güçlü bir devlet, güçlü, huzurlu ve onurlu işçilerden oluşmaktadır. Devletin dini de adalet olduğuna göre, beklentilerimiz, devletimizin bize borcudur.
4. Verilen ve verilecek olan mücadelelerimiz, mağduriyet oluşturan tüm durumları huzura ve refaha ulaştırma yönünde olacaktır. Yürüteceğimiz mücadeleler ve eylemler güçlü bir şekilde olacak ama ülkemizin huzurunu bozmaya değil, herkesin huzuru için olacaktır.
5. Sürdürmüş olduğumuz iş hayatında ve şahsi ihtiyaçlarımızı karşılamak adına özlük haklarımızı koruyarak, devlet, işçi ve iş veren el ele vererek çalışmak, iş barışı ve huzurunu sağlamak olacaktır. Bu hususta işçi, iş veren ve devletimizin bir araya gelmesi şarttır.
6. Sendikalar iş verenin başına gelen bir felaket değildir. Tam aksine yürütmüş olduğu işini ve üretimini mutlu, huzurlu bunun beraberinde güçlü olacak işçilik yaşantısını sahiplenerek, çalışma hayatını onur ve şeref bilen kıymetli işçiler, iş verenin ayakta durup, yükselmesi için her türlü fedakarlığı yapacak kişiler olup, emek verdiği iş yerini, ikinci evi ve gerçek evinin direği görmesinden gelecektir.
Ülkemizin güçlü ve müreffeh bir Türkiye olması yolunda, köle gibi değil de bu kutsal amacı, kendi hayatı dairesinde sahiplenerek, onuru ile çalışan vatandaşlar olmak için,TÜM değerli işçilerimizi, Tüm İş Konfederasyonu’na bağlı sendikalarımıza üye olmaya davet ediyoruz…
Tüm Taşıma İş Sendikası Genel Başkanı
Salih Aslan